6 Eylül 2012 Perşembe

NAMIK KEMAL ve BAŞKANLIK SİSTEMİ

NAMIK KEMAL ve BAŞKANLIK SİSTEMİ (25.05.2012)

HÜSEYİN CELEP

Özellikle yeni anayasa tartışmalarının başlamasından sonra, Sayın Başbakan, Namık Kemal’in(1840-1888) bir beyitini kendi düşüncesi anlatmak için tekrarlayıp duruyor. O ünlü beyitinde Namık Kemal:

Durur ahkam-ı nusret ittihad-ı kalbi-i millette

Çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmette

Bu günkü dille yaklaşık açıklamasıyla, “Halk için yararlı işler yapanların hizmetleri halkın gönlün(deki) (unutulmazlar)yerini alır/ Hayırlı eserler halkın farklı fikirleri tartışmasından çıkar.” diyor N.Kemal

Namık Kemal’in bu dizeleri kaleme aldığı yıllarda halkın bir konuyu tartışma olanağı, ya da özgürlükler konusunda tartışma yapacak kadar toplumsal birikimin ve özgürlük ortamının olup olmadığı ayrıca tartışmalı. Ancak, bu dizeleri kendilerine kalkan yapanlara sormak gerekir: Bu gün tartışmasını istediğiniz “başkanlık sistemi” konusunda bu halkın, fikri var mı ki, siz onlara “tartışılsın” deyip diyorsunuz. AKP zihniyetinde, mantığında, demokrasi anlayışında tartışma kültürünün asla olmadığını 27 maddelik anayasa referandumunda ve 4+4+4= kindar ve dindar gençlik eğitim projesinde gördük. Bırakınız sokaktaki sıradan seçmeni, vatandaşı “cep telefonuyla oy kullanıyoruz” diyen parlamentodaki vekillerinizden kaç kişi, başkanlık veya yarıbaşkanlık hakkında net şeyler bilmektedir.?

AKP iktidarı, anayasa tasarısının kendi istekleri doğrultusunda çıkması ve muhalefetin masayı bir an önce terk etmesi için ince taktikler izlemektedir. Madem “Anayasa Komisyonu’nun” gündeminde bu olacaktı, yapılan bunca görüşmelerde, kamuoyu yoklamasında neden başkanlık sistemi konusunda bir şeyler sorulmadı? Maç başlamış, neredeyse ilk yarı bitiyor, şimdi AKP kurmayları “kalelerin yerlerini ve oyunun kurallarını değiştireceğiz” derken bunca karışıklığın üstüne oturtulmaya çalışılan bir “başkanlık sistemi” sadece birinin başına hünkarlık tacı giydirmekten öte bir amaca hizmet etmeyecektir.

İster yarı, ister tam olsun “başkanlık sistemiyle” diktatörlük arasındaki yakınlık bıçak sırtı gibidir. Parlamenter sistemi tam olarak oturmamış, henüz milletin vekilini bile seçemediği bir ortamda başkanlık seçiminin sonu tek kişilik diktatörlüktür.

Ortadoğu ülkelerine laiklik ve demokrasi dersi veren Sayın Başbakan, son uğrak yeri olan Pakistan parlamentosunda konuştuğu mekandaki tavanı göstererek :“Bizde muhalefet, şu tavan beyaz değil mi, ona mutlaka siyah der. Böyle muhalefet olmaz…” diyerek ileri demokrasilerinde anladıkları muhalefet tanımını yapmaktalar. Demokrasiyle, parlamenter sistemle bağdaşmayan bu anlayış üzerine inşa edilecek bir de başkanlık sistemi ülkenin birkaç parçaya bölüneceğinin habercisidir. ‘ Başkanlık sistemi makamında oturacak kişinin siyaseten törpülenmiş, bir siyasi görüşün, partinin militanı değil ülke insanının bütün özelliklerini şahsında toplamış birisi olması gerekir’ düşüncesi, sistemin tanımı ve uygulamasında vardır.

Siyasi kulislerden basına yansıyan haberlere göre zaten başkanlık sistemi konusundaki engeller aşılmış durumda. BDP “Ver özerkliği, al başkanlığı” diyor(muş). Bir kişinin saltanatı adına bu ülkenin bölünmesine göz yumulacaksa sistemin adının hiç ama, hiç önemi yok demektir.

Şırnak- Uludere katliamı konusunda beş ay sonra nihayet yetkililerin dili çözülmeye başladı. “Olaydan hemen sonra haberim oldu. Görüntüleri ben de izledim…. Onların kim olduğunu o yükseklikten anlamaya, tespite imkan yok.. ama olan olmuştur. Ölenler için belirlenenin çok üstünde tazminat da önerdik, ödedik. Daha ne yapabilirdik…” ‘Yani kan parası verdik daha ne istiyorlar..’ yanıtı, bu düşünce biçimi bile bu ülkenin başkanlık sistemini düşünmesi için( gerekiyorsa eğer) daha çok uzun yıllara ihtiyacı olduğunun kanıtıdır.

Başkanlık sistemini bu kadar arzu edenler, şu an ellerindeki yetkiyi yeterli bulmuyor olmalılar. Her konuda, ama her konuda son söz Sayın Başbakan’a ait değil mi? Bu kadar yetki, tek adamlık, hangi sistemde, hangi başkanda var? Obama’nın bile hesap vermek zorunda olduğu bir parlamentosu var. Ya bizde? Siz bundan daha iyi başkanlık sistemini nerede bulacaksınız, yoksa, yetkilerinizi kısıtlayarak demokrasiye dönmeyi mi düşünüyorsunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder